
Demokrattı Haksızlık
Yazdan kalan sâdece kendimiz
Çarşı standında ev reçelinin kokusuna hasret
Nefretle kaçtığım yerdi insanlardan
Aşkla döndüm adanın tanışmadığım âşînâ yabancı ve donuk bakışlarına
Şehrin en kalabalık mesleği kitaplarda, bulamadığımızı güldüğümüz yüzlere paylaşmak
Bilginin değer tartısında karşılaştım
Sahte tacir, hayal kırıklığı, umursanmazlık
Eski bir üniversite avlusunda yolumda hiç bana akrân olmadan yürümek
‘Duvarları kirpinin yaladığı’ ihtilal şarkılarına barınıyorken
Gözleri gözlerimde şefkati andırır umuyordum görmeden
Ölüm üç kez çaldı kapımı
Kapı açık bile olsa
Sorgulanmıştım Allah katında
‘Bilir misin seni gerçekten sevdim’
Astılar ,kibarlıktan anlamıyordu takvimler Mayıs’ı gösterdiğinde
Güller mayısındaydık, Türkçülük fikri kadar onur duyduğumuz yaşımız ise on dokuz ,yirmi dokuz ,doksan dokuz
Bir sıfat yerle yeksan etti gururu ,İskilip Menşei ‘ne de benziyordu
Neden bir domates cumhuriyet altını eder?
Üstelik o devir de bitmişken
Hiç inanmadım, kalbimin metanetini vicdanımla hesapladım
Platon,tüm akıl hastahaneleri, karesinde ben hâriç herkesin olduğu fotoğraflar
Tuğba Şahin
Bir yanıt bırakın