
MERDÜMGİRİZ
bir fırtınanın tez canlılığı pay eder zamanı
tasasız adımlara
dizginsiz hengamede
dolambaçlara düşen hayatı zapt ederek
–
asmalı çardak altında bir terk ediştir akşamlar
aylak bir boş veriştir ayrılık
günbegün yorulsa da hüzünden sular
–
bir gizemin tutsağı güz güneşi
kaçarken kasırga ve gök gürültüsünden
bir dikende saklanır ayın solgun ışığı
yalaz sözcükler kavurur içimi sarsar
damla damla ağlar denize hüznüm
düşkündür bu baş yanmaya
pastoral üzüntülerle kendi kendini aldatarak
–
bir dalganın hengamesi yutmuş gün doğumlarını
zencefil akşamlarda güze darılmış kasımpatılar
gelincikler mahcup gökkuşağına
rıhtımdaki bir mezarın yalnızlığını avutur duru dalgalar
ırganır adımlarım alaca karanlığa doğru
muttasıl sürünmekteler
taaa… uzakta gözlerden ırak
yüreğimde donmuş tutkular
reçine ateşi bekler
–
ressamın renk zevkinde
kış emzirirken beyazı
sütünü usul usul sızdırır bahara
sağır saatler yorgun soluklar bırakır zamana
gecenin karanlığında karılır ölüm ve
ıslanmış sitemli kül kokusu
tiftiklenmiş bir an’a seslenir denize bakarak
denizde fıldır fıldır oynar duman mavisi delilik
hayal kırıklığımı ısıtır bir fener
yılgılı ve soluk
–
ebabilin kurumsuz sureti sabah gizinin habercisi
deniz beni çağırdı dalga bana seslendi
gerisi kendiliğinden geldi usul usul
kör karanlıkta peşin bir vertigoydu benimkisi
ölüm geldi uzaktan
lıkır lıkır aktı ıp ılık bir serinlik
gözbebeklerim ışıl ışık bir merdümgiriz
sil baştan başlanacak
FATMA LEYLÂ DENİZ
Çarpıntısız dakikası olur mu devrimcinin,kösnese de aya karşı.