
TANI O GARİPLERİ GÖZLERİNDEN
Gariptirler onlar, kimi zaman bir yürek sancısından, kimi zaman dışlanmışlıktan kimi zaman yokluktan, kimi zaman hakkı konuşup savunmaktan
Çok uzağımızda değil onlar, hatta kimi zaman onları kendi geçmişimizde bulacak kadar yakınız onlara.
Hangimiz hayatımızın herhangi bir döneminde, kısa vade de olsa garip olmadık ki?
Hangimiz bizi yalnızlığımıza gömen çaresizliğimizin kıskacında, kırılan yüreklerimizin feryadıyla başbaşa kalmadık ki?
Kimi zaman hakettik kimi zaman sabrettik
Kimi gariplerin imtihanı kimilerinin cezasıdır yaşadıkları…
Musibeti bir ikaz mahiyetinde olan musibetzedelerin hali
zehirli bir sudan içmektense bir süre susuz bırakılmak gibidir.
Hataların, suçların doğurduğu o en etkili öğretmen olan musibeti yaşayan, yaptıklarının bedelini ödeyen o gariplerin hâli.
Rabbim bize hep acizliğimizi göstererek kul oluşumuzu hatırlatışındaki sırra hayranım.
Bizi hükmettiğimizi sandığımız mülkümüzden ansızın yoksun bırakmasaydın, haddimizi aşarak fazlasıyla sahiplendiklerimizi bizden almasaydın, biz enaniyet çukuruna düşer, riya bataklığında boğulurduk.
Nefsimiz bizi bitmek bilmeyen emellerinin peşinden sürükler dururdu.
Ah o cebelleştiğimiz, nefsimiz!
Ne çok nankör, ne çok gafil
Ne çabuk da unutuverir geldiği ve gideceği yeri
Hissesini, aciz cüsesini
Sorumluluklarını ve sınırlarını
Unutuverir bir anda
Meylediverir riyaya
Dev aynasından bakarda
Hükmedecek sanır semaya
Neyse ki garip olur da
Sızlanır o an ah vahla
El açar rahmet kapısına
Pişmandır artık hatalarına
…
Birde musibeti sadece imtihanı olan mazlum, suçsuz garipler vardır.
İşte o gariplerin ahıdır yakıp kül eden.
O mazlumun feryadıdır kainatı titreten.
Körelmiş vicdanların, taşlaşmış kalplerin zulmettikleri o gariplerin,
hakkı Rabbi katında muhafaza edilecek olan, ecirleri zayi olmayacak olan o mazlumların
yüreğimde feryatları yankılanır. Sağırlaşamaz, körleşemez ki onların acılarına bu yürek, kararıp katılaşmadıkça
Onlar yandıkça bu yürek de içten içe yanar durur.
Ey rabbim senin bu engin adaletin olmasaydı, hep
bir yerlerde var olacak olan gariplerin acısını vicdanlarımız nasıl yüklenebilir nasıl taşıyabilirdi ki?
Ne sebeple, hangi hikmetle garip olduklarına bakılmaksızın imdadlarına koşmamız gereken; ırk, sınıf ayrımını tuz buz eden o kardeşlik bağıyla bağlı olduğumuz, bizi bekleyen garip kardeşlerimize dikkatle bak.
Sessiz çığlıkların, yanan yüreklerin, feryad eden dillerin, rabbine duanın en güzel örneğiyle büyük bir içtenlik ve yakarışla açılan ellerin sahibi olan gariplere,
kimbilir belki de günahlarından damla damla arınan, kalplerinden hırsın, riyanın, kibirin ve kinin temizlenerek akıtıldığı o bahtiyar kimselere,
gözyaşlarıyla ıslanarak yumuşayan, dünyadan ve dünyalıklardan fersah fersah uzaklaşarak rabbine yönelen kalplerin sahibi olan o mazlumlara,
bu dünyada garip, sonsuz alemde seçkin olacak olan sabrın sınavını veren gariplere
Dur ve hikmet nazarıyla bir bak.
Onlardan hisseni al, gönderdikleri mesajı oku. Kainattaki her olaya bir ibret bir hikmet nazarıyla bakarak hisseni alacağın gibi.
Sana öğrettikleri sende ortaya çıkardıkları herşeyin farkında ol!
Biz onlardan çok şey öğrendik.
Sabırla yükselişi meselâ
İzzeti, imanı, ihlası koruyarak yükselebileceğimizi.
Hak uğruna mücadele etmeyi,
Yaptıklarımızın sonsuz bir hapis veya mükafat yurduyla sonuçlanacak kadar önem taşıdığını,
Buranın pasiflik, tenbellik ve korkaklıkla değil, onurlu bir mücadele ile; adalette, cömertlikte, liyakatta sebat ederek, nefsine ve şeytana açtığı bitmek bilmeyen savaşta hep teyakkuzda olacağının farkındalığını kazanmış mücadeleci bir ruh, sağlam bir irade ile anlam kazanabileceğini öğrendik.
Biz sizden tertemiz bakabilmeyi öğrendik Hiç bir zaman o gariplerden olmayanların, imtihan ateşinde yanarak olgunlaşamayanların,
herşeye yetemeyeceğini, yetişemeyeceğini ve acizliğini göremeyenlerin
kul olmanın bilince ermemiş, enaniyetini, kibirini def edememiş olanların bakışlarında, kalplerin aynası olan o
bakışlarında bir izzet bir mana bir şeffaflık arama boşuna.
O izzet ve iman, rabbine borçlu olduğu kulluğu ikame etmek için zorluklara göğüs geren cesur yüreklerden bakışlara yansıyabilir ancak.
Sen artık ibretle baktığın o garipleri sana bakan gözlerinden tanı
…
Esma GÜLAÇAR
Bir yanıt bırakın