
I-
Gecenin tam içinde simsiyah !
Örtüsünü üzerine çekmiş baştan aşağı
Günahlar ile sarılı bedenim ve benliğim
Tövbesinden nasipli mi bilinmez
Yatağım mahşer-i kıyamet
Uyanamadığım o sabah cehennem çaresizliği mi ?
Yoksa cennet müjdesi mi ?
Kim bilir nerede soğuk toprağa düşecek bu yitik beden.
Ruhumu mengene gibi sıkacak o dar çukur nerede…
II-
Boylu boyunca yatırdılar teneşire
Zemzem suyu sürdüler dilime ve kefenime
Boyun bağımı vurdular çenemden beynime
Açık gözlerimi yumdu bilmediğim bir el
Kaldırın götürün artık dediler…
Şimdi dört tekbirlik son saltanatımız
Kılındı er kişinin niyetine namazımız.
Soruldu hazuruna : ” Nasıl Bilirdiniz’’
İyi bilirdik. Helal olsun haklarımız…
Tabutum da fiyakalı taşıdılar arabama
Haydi kalkış vaktidir gidiyoruz son varışa…
III-
Açılmış çukurum yanında üstümü örtecek toprağım
Koydular beni ebedi yurduma,
Sonra kürek kürek serptiler toprağımı
Biz savdık vazifemizi geri kalanlar
Buyursun cenazenin başına
Hoca bitirdi Yasin-i Şerif’i,aldı dünyalığı verdiler helalliği.
Komşularım dediler : ” Hoş geldin bu ilk gecen’’
‘’Bırakacaklar şimdi seni bize de nasip ola yasinden,aşirden… ’’
IV-
Ağlaşanlar Kalktı mı ?
Üzerimden
Koydular mı beni bir başıma.
Burda zaman-mekan dünyalık yok
Birazdan değecek musalla başıma.
Geliverir şimdi Münker ve Nekir
Rabbin, Dinin, Resul’ün kimdir ?
Ne getirdin yanında ismin cismin nedir ?
V-
Hatırlarına düşersem bayramda gelir sevenlerim
Vasiyet etmiştim soğuk suyla yurlar mezar taşımı
Üzerimde biten kuru otları temizlesin biri
Gölge eder onlara başucumda ki uzun servi
Desem onlara :
” Açın okuyun bir ayeti Kerimeyi’’
“Bırakın dünyalığı, malı mülkü, çekişmeyi’’
“Burda niceleri var bir bilseniz hallerini’’
“Tövbeye kalkar günah dolu elleriniz’’
“Sarılıp bırakmazsınız Rabbin mağfiretini…’’
VI-
Geldi çattı o gün !
Şimdiye dek seyreyledik bahçemizde alem-i cenneti
Üflendi sur bölük bölük çağrıldık
Rabbimizin huzuruna
Verin benim amel defterimi önümden ve sağımdan
Sadaka-i cariye bıraktım arkamdan
Şaşmadım ölçüden , dönmedim Resul’ün yolundan
Bir nefeste geçeyim yıldırım gibi sırattan
Mizanın şaşmaz buna ne beis ne şüphe
Şimdi kavuşma vaktidir
Sevgiliyle cennetinde…
Yunus E. GÜRÜNLÜ
07/07/2019
Bir yanıt bırakın