
Dudaklarımda nazenin acı bir hıçkırık
Ben değilim yeniye çağın
Yahut dumanlı başım ..
Batı’ya güzelleme denir mi
Sayıkladığım durduk yere
..
Gitmek ayrılıktır ,kalmam sancı
Harmandım insanlığımı dilimle öğüttüm
Bir gönül alınmaz
Bir gönül çalınmaz
Bir gönül ancak sahibine aittir
Coğrafyayı kayıkla kardıkça
Okyanus dibine huylanır
Vardım sayıklamanın duyulmaz köşesinde
Çağrıldığım ,derecesine en merkezi dünyanın
Misvakladım altın küresini de destanın
6.yüzyıldan yürüdüm ismimi aradım
..
Nergisler açıyordu fiskiyeli havuz kenarında
Ud dilinde Farsça ,duvarda taşralı bir levha
Şiltesinde dokumadan mozaik
Doğu kudretine hayretlendiğim su tanesiydim
..
Hasır sepetten aldım dilimlenmiş kaderimi
Domino taşlarına soğuk alnımın
Eldivenlerimi çıkardım turkuaz yüzüğüne dayandım
Ayasında hint kınasından pusulaydım
..
Nicolas kuyuda ayazmadan
Mum üfledim ,söndü caynimin vaazı
Somu ederi yazmaydı haznedarım
Zerefşan yanında bülbül kadarım
Tuğba Şahin
Bir yanıt bırakın