
Mustafa Furkan yazdı: “SARI-ISLAK YAZGI”
Taşın yarı cilalı teninde buharlaşan bir gül yaprağının hüznünde dolaşıyorum. Kışın… Ellerimde, kan ve etten müteşekkil insan bulguları… Gözlerimde, derin ikindi ilahilerin kederli yüzü… Gönlüm serin. Etim de… Etimde ayrılığın sızısı dolaşıyor. Bir rüyadan diğerine atlamanın telaşı içindeyim. Gerçeğin gölgesinde serinlediğime inanıp; hayalî ağaçların altında yarı ölüleştiğimi unutuyorum. Zaman, içimi kıymık kıymık sıyırıyor. Terk edilmiş bir gemiye binip tüm mahlukatın huzurundan ayrılmak istiyorum. Sonra bedenimden saklanıp korkusuzca güneşi dişliyorum. Onun, dili, şurup gibi dolduran heyecanını, elmas damarlı kadehlerin tortusunda buluyorum. İçiyorum karnım ağrıyor; karnım ağrıdıkça içiyorum. Şifa niyetine… Şifa niyetine bakıyorum o güle. Buharlı bedeninden sızan ışık damlalarına yansıyan gölgesinde ….