
Esme
Sabah eli çapaklanmış
Uykudan yüzü sararmıştı.
Göysüne koyduğu kalem yeniden sivriliyordu.
Omuzundaki sarmaşıklar yolunu güderken
Gözü değil ısırgan vardı avuçlarında
–
Pencereye tüneyen sıcak
Ela gözünde kanat vurmuş esme
Alaflı yanakları açıkta gözleri.
Okul yolunda irin ve yel tozuyla
–
Yer ve yar arasında gidip gelirken
Kan ve su dediler hayatına
Oysaki rüzgar ve mayaydı bu
Her gün suladığı kıvrım
–
Yakı ve ilaç ve faturasız
Bir adım gelemez beri
Şaştılar kimseler
Adını göğsüne bir dağlamamışlar.
–
Dağdan gelen rüzgar dağa döner
Sağırdır kuru meyveler
Kuruyan nesi ise esintilerin
Karlı zemin ve zirvesini bilebilmez.
–
Esmenin dişini bileyenler
Ağrımazdı sanki o ilacı yutmuş
Yakıları göysünde yellenmiş
Esme 20lik bırakmış gerisinde.
Arif Emre
Bir yanıt bırakın